Sosyal kaygı bozukluğu yaşayan kişiler başka bireylerin kendileri olduğu ortamlarda kendilerini kötü ve huzursuz hissederler. Mantıklı bir açıklaması olmayan bu korku kişinin rezil olacağına, kendinden utanacağı bir durumun yaşanacağına dair korkulardır. Sosyal fobi olarak da bilinen bu durum tedavi edilebilen bir ruhsal bozukluktur.
Sosyal Kaygı Bozukluğu Nedir?
Sosyal kaygı bozukluğu kişinin diğer kişiler tarafından yargılanacağına, seyredildiğine ve eleştirileceğine dair korkular taşıdığı durumdur. Topluluk içine girmek, performans sergilenmesi gereken sunum, sahne alma gibi durumlarda yoğun stres yaşanmasına neden olan bu bozuklukta kişi başkalarının olduğu ortamlara girmekte zorlanabilir. Sosyal fobi adıyla da anılan bu bozuklukta kişi için iletişim kurmak çok zordur, birilerine yol tarif etme, alışveriş yapma, sosyal bir ortamda sohbet sürdürme gibi durumlarda zorluk yaşayan bu kişiler yalnızlaştıkları için sosyal kaygıları git gide artabilir ve evden çıkmakta dahi zorlanabilirler. Tedavi edilmeyen sosyal kaygı bozukluğunda kişinin iş hayatı ve okul hayatı olumsuz yönde etkilenir ve kişinin genel iyilik hali bozulabilir. Kronik bir bozukluk olan sosyal fobinin tedavisi için psikoterapi ve ilaç tedavisi birlikte kullanılabilir.
Sosyal Kaygı Bozukluğu Nedenleri
Sosyal kaygı bozukluğunun sebepleri araştırıldığında beyinde bulunan amigdala yapısındaki korku kontrol merkezinin bu bozukluğu yaşayan kişilerde daha fazla çalıştığı görülmüştür. Yakın akrabalarında sosyal kaygı bozukluğu olan kişilerde bu problemle daha sık karşılaşıldığı bilinmektedir. Anne, baba ya da kardeş gibi yakınlarında sosyal fobi olan kişiler daha fazla risk altındadır. Çocukluk çağında yaşanan travmalar ve kötü muameleler, günlük hayatında stres yaşayan kişiler de sosyal kaygı yaşayabilirler.
Sosyal Kaygı Bozukluğu Tanı Kriterleri
Sosyal kaygı bozukluğunun tanı kriterleri için DSM-5 tanı kriterleri ölçüt alınır. Bu tanı ölçütleri şu şekilde özetlenebilir:,
- Kişinin başkalarının kendisini değerlendirebileceği ortamlardan korkması ve bu ortamlarda bulunmama isteği
- Kişinin yargılanacağını ya da olumsuz değerlendirileceğini düşündüğü için kaygılarını ifade edememesi
- Topluluk önünde bulunma, konuşma ya da sunum yapma, tanımadığı biriyle sohbet etme ve benzeri durumlarda zorluk yaşama
- Sosyal ortamlardan kaçınma ve bu tip etkinliklerde korku ve kaygı duyma
- Kaygı durumunun en az 6 aydır devam ediyor olması
- Kaygı nedeniyle kişinin günlük işlerini yapamaması
- Tüm bu durumların farklı bir hastalıkla ilişkisinin olmaması
Sosyal Kaygı Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Sosyal kaygı bozukluğu kişinin çekingen ya da utangaç karakterde olması ile karıştırılmamalıdır. Öyle ki bazı çocuklar utangaç mizaçlıdır ve bu durum sosyal kaygı bozukluğu olmak zorunda değildir. Bazı kişiler içe dönük bir yapıya sahip iken bazıları ise dışa dönük bir yapıya sahiptir. Sonuç olarak sosyal kaygı bozukluğunun tek göstergesi utangaçlık ve rahatsızlık hisleri değildir.
Sosyal kaygı bozukluğunun çoğunlukla gözlemlediğimiz belirtilerini ise aşağıdaki şekilde sıralamamız mümkün olabilmektedir;
- Kişinin ilgi odağı olabileceği durumlardan kaçınması
- Rezil olma korkusu ve kendini rezil etme endişesi hissetmesi
- Olumsuz her deneyimden en kötü sonucu beklemesi
- Utanç yaşama endişesi ile insanlar ile iletişime geçmekten korkması
- Yabancılar ile konuşurken yüzde kızarma, titreme ya da terleme gibi fizyolojik şikayetler
- Çocuklarda yabancılar ile iletişim sırasında ağlama ve öfke nöbetleri de görülebilmektedir.
Sosyal kaygı bozukluğunun fizyolojik diğer belirtileri ise; kalp ritminde hızlanma, baş dönmesi, kaslarda gerginlik, nefes almada güçlük, terleme, titreme ve mide bulantısı olarak sıralanabilmektedir.
Sosyal Kaygı Bozukluğu Tedavisi
Sosyal kaygı bozukluğu tedavisi için son yıllarda sık uygulanan ve etkili olan maruz bırakma yöntemi kullanılmaktadır. Kişinin kokrusuyla yüzleşmesini sağlayacak ve aşamalı şekilde kaygısını aşmasını sağlayacak şekilde rahatsız olduğu durumlara maruz kalması sağlanır. Tedavi ödev ve telkinlerle desteklenir. Bu maruz bırakma sanal gerçeklikle sağlanabilmektedir ve kişi bu şekilde fobisini aşabilmektedir. Söz konusu hastalıkta iki ana tedavi yöntemi bulunmaktadır. Bunlar psikoterapi ve ilaç tedavisidir.
Tedaviyi bir psikolog ve psikiyatrist birlikte yönetebilir.
İzmir Sosyal kaygı bozukluğu tedavisinde süreç kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilmektedir. Kişinin günlük hayatta yaşadığı korku ve endişe düzeyi ile birlikte yaşadığı fiziksel şikayetler değerlendirilerek tedavi planlaması yapılmaktadır.